‘’Daha hızlı gitmek için kendini zorlarsan beni yakalarsın. Yavaşlarsan seni yakalarım. Huzur içinde yürürsen, sana eşlik ederim. Arkanı dönmeye başlarsan, seninle dans ederim. Karşılaşmamız kaçınılmaz olduğuna göre, hemen karşıma çık! Ben senin iç gölgenim, gerçeklik dediğin yanılsamanın ardında gülen. Örümcek kadar sabırlı, her anında bir mücevher gibi duran, hayatını paylaştığın kişi benim – bunu reddedersen gerçeği yaşamazsın.
Dünyanın diğer tarafına kaçabilirsin; ben her zaman senin yanında olacağım. Doğduğun andan beri, seni dünyaya getirmekten asla vazgeçmeyen anneyim. Bu yüzden sevin! Sadece beni kavradığın zaman hayat anlamlı hale gelecek. Mührümü taşımayan hiçbir şey yoktur.
Çocuklar beni hayal edemez. Yapsalardı, çocuk olmayı bırakırlardı, çünkü ben çocukluğun sonuyum. Beni yolda tanıyanlar yetişkin olurlar. Bana ait olduklarını biliyorlar. Zorluklarını, zaferlerini, başarısızlıklarını, aşklarını, hayal kırıklıklarını, zevklerini, acılarını, anne-babalarını, çocuklarını, gururlarını, yanılsamalarını, zenginliklerini yiyip bitiriyorum. Her şeyi yiyorum.
Benim sayemde her şey toza dönüşüyor. Bunun bir trajedi olduğunu düşünme. Yıkımı aşırı ihtişamlı bir süreç haline getiriyorum. Hayatın en yüce güzelliğini sergilemesini bekliyorum; işte o zaman aynı güzellikle onu yok ediyormuş gibi görünürüm. Büyümesinin sınırlarına ulaştığında, onu inşa etmek için kullanılan sevgiyle onu yok etmeye başlarım. Ne sevinç! Ne ölçülemez bir sevinç! Kalıcı yıkımım, sürekli yaratımın yolunu açar. Son yoksa başlangıç da olamaz. Ben sonsuzluğun hizmetindeyim, senin sonsuzluğunun. ‘’
Maya Takvimine göre 13 Günlük Ölüm Dönemi, sonbahara eşlik ederek giriş yapınca sevgili Alejandro Jodorowsky’nin Ölüm üzerine yazdıkları ile başlamak istedim. Doğa yapraklarını bırakırken toprağa, bir tamamlanmanın da rehberliğini yapıyor bize. O yapraklar kış boyunca toprağa bir örtü olmak, bahara doğru toprağın ihtiyacı olanı vermek için düşüyor. Yaşantımız da da bu 13 gün, ardımızda bırakacaklarımız bizi derin dönüşüme hazırlayacak. Bu dönüşüm süreci bizden bütüne de yansıyacak güçlü bir etki ile geliyor. Yeni için artık yoluna eşlik etmeyenleri bırak derken bu dönem bize unutulan bir değeri de hatırlatacak ‘’Yas’’ Sonbaharın içindeki hüzün, Ölüm dönemi ile birleşince ‘’Yas’’ı içimizde arama vakti. Yenilenme için gerekli olandır Yas. Sevgili Martin Prechtel der ki ‘’Yas üzüntü değildir, yas durgunluk değildir, yas depresyon değildir. Depresyon, yas tutmamaktan kaynaklanır. Övgü muazzam bir yas tutar.’’ O sebepten bu dönem ardımızda bırakacaklarımızı, kayıplarımızı cesurca analım. Bize kattıkları, yaşantımıza dokundukları her şey için teşekkür ederek bırakalım. Yas kadim toplulukların önemli bir değeri idi. Hatta yası görmezden gelmenin kolektif psişenin iskeletinde uzun süre saklanarak, nesilden nesile aktarılacağını da söylerler. Ölüm, Maya burcunda ‘’Ata’’larımız ile çok bağlıdır. O sebepten bu 13 gün boyunca ışığa geçmiş atalarımızı anmak, onların yaşama ve geliş hikayelerini anlatmak, onlara övgülerimizi sunmak, onlar adına ateş yakmak bu dönem için hepimize Işık tutacaktır.
Mavi’yle.